Bobo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bobo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2011 Perşembe

Bobo Giderken




Gol istatistiği vermiyorum. İyidi, kötüydü tartışmak istemiyorum. Bir altyapı oyuncusu gibi "ellerimizde pişen" Bobo, gideceğini açıkladı. Zaten beklendik gelişmeydi. Kupa sevincini kursağımızda bıraktı inceden.

Verdiklerin küçümsenemez. En verimli çağında hakettiğin değeri göstermeyenlere teşekkürler. Bobo gider, yerine birileri gelir. Bobo'dan daha fazla gol atar. Eyvallah. Derdimiz o değil zaten. Burada bin kere yazdım altyapı'nın maddi'den öte, manevi değerini. Bobo da öyleydi işte. Altyapıdan çıkan herhangi bir oyuncu gibi.

Kazanmayı, kaybetmeyi, haksızlığı... ve hatta dünyanın çoğu yerinde göremeyeceği "gönül" şikesi yapmakla suçlanmayı. Bobo'm, yolun açık olsun.

Son kez: Çok babasın Bobo, çok harikasın.


9 Ocak 2011 Pazar

Feliz Aniversário Bobo!




Tutun şu adamı takımda. "stay with us Harry" duygusallığından uzak, rasyonel sebepleri de varken...

Neyini anlatalım ki? Gol ortalamasını mı vereyim, son yıllarda "başarılmış" ne varsa altında Bobo'nun olmasını mı anlatayım? İşlemeyen takım oyunun işleyen parçası olmasını mı?

Hepsini geçtim; bunca yıldır burada olması ve ona bir "altyapı elemanı" gözüyle bakmamız da yetmez mi? Hani illa duygusal altyapı da arayacaksak...

Bu adamın gitmesine sebep olacak şey o sıçtığımın yabancı kontenjanı saçmalığı olacaksa ayrıca yazıklar olsun. Yerli sınıfındaki "Nobre"ye giden para ibret olsun. Bobo'nun tek suçu da bu takımda onun olması olsun. -şiir'e bağladık, duygusalız ya-

Son zamanlarda yapılan "mükemmele yakın" transfer hamlelerini anlamlandırın ve Bobo kalsın.

Feliz Aniversário Bobo! İyi ki doğdun!

Bir de video patlatalım. Çok babasın Bobo, çok harikasın. Emre Tivel'in coştuğu anlar.


17 Aralık 2010 Cuma

Beşiktaş 2010-2011 Futbolcu Görselleri #1










Şu 1-2 günde sıkıldığım anlarda böyle şeylerle uğraştım. Öyle dursun arşivde falan diye. Bir sebebi yoktu yani. Eh, yapmışken paylaşayım dedim, devamı gelir belki.

20 Nisan 2010 Salı

Boru mu Bu Erman Toroğlu?



Dedim ki: “Penaltıyı Brezilyalı Bobo’ya değil, Şilili Tello’ya attırırdım.” Dün bu konuda çok sayıda telefon geldi. Söyleyeceğim çok açık ve nettir. Bobo Brezilyalıdır. Beşiktaş’ta oynayan yine Brezilyalı arkadaşı Nobre vardır. Fenerbahçe’nin Brezilyalı kaptanı Alex bunlarla çok samimi arkadaştır. Bunlar ailece görüşürler, gece gündüz beraberlerdir.
Oldu. Arda, Nihat, Emre Millî Takım'dan arkadaşlar. O zaman onlar da oynamasın o maçlarda. Hatta Daum Beşiktaş'ın, Denizli Fenerbahçe'nin teknik direktörüydü eskiden. Onlar da bir haftalık görevi bıraksınlar.

Tamam, Brezilyalıların Türkiye'de "kabile" kıvamında yaşadıkları doğrudur. Özellikle Nobre-Alex ilişkisi falan uzun yıllara dayanır. Brezilyalılar aynı takımdayken birbirini kollar vesaire. Ama böyle bir mantık yok. Aklında bulunsun sevgili Erman Toroğlu, bu takımın penaltıcısı bellidir. Geçen sezon Zapo kullanıyordu mesela penaltıyı. Bu sezon penaltıcı isim ise Bobo. Bu sezon iki tane daha penaltı golü var. Uçmayın.

Az bir şey değil hani, adamı şikecilikle suçluyorsun; boru mu bu?

6 Şubat 2010 Cumartesi

Bobo ve Recep İvedik





Beşiktaş Dergisi Şubat sayısında Bobo ile hem moda çekimi hem de kısa bir röportaj yapılmış. Bobo'nun en sevdiği komedyen Recep İvedik karakteriymiş! Öehh be arkadaş, sen tam Türk olmuşsun. Yerli kontenjanına alınma vaktin gelmiş. Son zamanlardaki iyi formun sebebiyle bulaşmıyorum sana. Ama Recep İvedik nedir oğlum. Brezilya'da komedyen mi yetişmiyor?

En iyi huyu: “İyi bir insan olduğumu düşünüyorum” diyor
En kötü huyu: Biraz daha konuşkan olması gerektiğini düşünüyor
En büyük başarısı: Geçtiğimiz sezon çifte şampiyonluk
En heyecanlandığı an: Brezilya’daki ve geçtiğimiz sezonki şampiyonluklar
En korktuğu şey: Ölmek
En hoşlandığı müzik türü: Gospel
En son okuduğu kitap: Guerreiros Baluz
En beğendiği film türü: Hepsi
En beğendiği aktris ve aktör: Angelina Jolie ve Bruce Willis
En beğendiği komedyen: Recep İvedik En sevdiği yemek: Hepsi
En son tatili: Evde yaptığı tatil
En beğendiği ülke: Brezilya ve Türkiye

Hayatında en değer verdiği şey: Çocukları
Seçici olurken nelere dikkat ediyor: Kaliteye
Kıyafetlerinde nelere dikkat ediyor: Beyaz olmasına
Yakışıklı olduğunu düşünüyor mu: “Sanırım” diyor
En çok neresini beğeniyor: Göbeğini
En beğenmediği yeri: Ayakları
En son ne için ağladı: “Çok zaman oldu, hatırlamıyorum” diyor
En çok ne için dua ediyor: Güçlü olmak için
Batıl inancı: Yok
Uğuru: Yok

3 Temmuz 2009 Cuma

Beşiktaş ve Brezilyalılar





Bu takıma gidip gelmiş kaç sorunsuz Brezilyalı var merak ediyorum. Kalanlar da çoğu zaman sorun oldu.


Ailton: Schalke'de yaşadığı sorunlardan sonra Siyah-Beyaz'lı takıma geldi. Ki o sezon Schalke adına 14 gol atmıştı. Klasik Beşiktaş transferleri gibiydi. Hep "aşağı" edilmesi gereken adam oldu. "Şişko lan bu" muhabbetleri aldı başını gitti. Bir süre kronik sakatlığı olduğu iddia edildi. Onun fişini çeken konuşma: "Sen git dünya kupasında oyna, cupa sud americana'da oyna, manchester united'la premier ligde oyna..şimde gel, neresiydi? rize stadında oyna". Bunu dediği adam da bir sonraki Brezilyalı Jose Kleberson. Söylerken bayağı eğleniyordu Ailton. Bu arada benim gibi kilolu ve Beşiktaşlıysanız size de birileri "Ailton!" diye hitap etmiştir.




Kleberson: Man U'da sakatlığı nedeniyle yeterince forma şansı bulamamıştı. Evvelinde Paranaense ile şampiyonluğa ulaşmıştı. 2002 Dünya Kupasının sahibi Brezilya Millî Takımında en önemli oyunculardan biri oldu. Teknik direktörü onun için: "Takımın en önemli oyuncusu" bile diyecekti. Man U transferi de bundan sonra gerçekleşti. Ancak başta dediğimiz gibi sakatlıklardan dolayı tutunamadı Man U'da. Beşiktaş'a geldi. Olay üstüne olay oldu, sürekli bir sorun. Psikolojik sorunları falan var denildi, zaten adam da küstü. Beşiktaş'tan kaçışıyla cezaya çarptırıldı. Oysa ki gelişi ne de güzeldi. Geçen gün Konfederasyon Kupasında Brezilya formasını yeniden sırtına geçirdiğine şahit olduk.


Ricardinho (Rico Paşa): Üst üste 3 Üst düzey turnuvada Brezilya Millî takımının formasını giydi. Brezilyada kaldırmadığı kupa ve almadığı ödül yok. Uluslararası tecrübesi de hayli yüksek. Beşiktaş'a gelişi olay olmalıydı ama yanlış zamanda geldi. "Delgado-Rico yan yana oynar mı?" diye tartışıldı sürekli. Adamı karaladılar sürekli. Aurelio ile kavga etti... Pardon, Aurelio ve yandaşları stad'ın otoparkında adama saldırdı! Aurelio, kendisine ırkçılık yaptığını söylemişti. Ayrıca Rico efendi adamdı. Bu olayın ardından "ben sahada futbolumla cevap vereceğim" dedi; veremedi. "Disiplinsiz" davranışlarından dolayı kadro dışı kaldı. Biz bunu da yedik. Daha kötüsü Delgado'ya tanınan şans bu adama tanınsaydı ne olacaktı onu hiç bilemedik. Adam Brezilya millî takımında "10" numarayı giydi; Beşiktaş'ta giyemedi Delgado sayesinde. Tamam Delgado daha genç ancak takımda bir "denge" yaratılabilinirdi.

Mert Nobre: Fenerbahçe'de Alex'ın beslediği adamdı. O sistemde öyle bir yeri vardı ki Anelka yedek kalıyordu, bazen de kanat oynuyordu. Emre Aşık Beşiktaş forması giydiği zamanlarda, Nobre Fenerbahçe forması giyiyordu. Erman'ın sözleriyle "basur" kontrolü yedi sahanın ortasında. Daha sonra Beşiktaş'a geldi ancak eskisi kadar golcü olamadı. Takımda kalması için tek neden "Türk" olması ve inanılmaz maaşı. Şu anda Beşiktaş'ın ileri hattı: Nihat, Batuhan, Bobo, Holosko ile yeterli güce sahip. Geçen sezon Figer yine attı çalımını ve manyak bir maaşla Nobre'yi Beşiktaş'a bağladı. Oyunu hakkında bir şey demeye gerek yok. Biraz kazma olsa da hem bitirici hem de mücadeleci yanı yüksek. Pas vermeyi bilse ve biraz daha soğukkanlı olsa ön libero için ideal adam.


Son olay adam ise Bobo. Hakkında bir şey demeye gerek yok, daha unuttuğumuz bir şey de yaşayamadı. Genç yetenek olarak geldi, patlama yapacak dendi; yapamadı. Her türlü tecrübe kazandı. Kupa kazandı, şampiyonluk yaşadı; kaleye bile geçti! Beşiktaş forması altında bir özel maç için Brezilya Millî takımına davet edildi ancak öyle kaldı. Şampiyonlar Ligine gidecek Beşiktaş için olmazsa olmaz adam. Bu sezon yine ona güveniyor Beşiktaş. Satılmaması lazım. 4 sene sonra büyük bir turnuvada kendisini görürsek hoş olmaz.


30 Haziran 2009 Salı

İnsan Üstünde Oturduğu Yerden Haber Yaparsa !




Evini değiştirme talebiyle yönetimin kapısını çalan Arjantinli’nin kullandığı konuta büyük zarar verdiği öğrenildi. Eşyalı olarak kiralanan villada ev sahibi tarafından 35 bin TL’lik hasar tespiti yapıldı. Evin perdelerinin artık kullanılmaz hale geldiği, ayrıca bazı eşyalara ise Bobo’nun köpeğinin ciddi zararlar verdiği belirlendi. Yönetim ev sahibi ile anlaşma zemini ararken, Brezilyalı futbolcunun ise bu hasarları kabul etmemesi, olayı farklı bir boyuta taşıdı. Ayrıca Sambacı’nın aracıyla defalarca köprü ve otobanlardan kaçak geçtiği, bu nedenle de yüklü bir cezanın kesildiği ileri sürüldü. Faturalarla problemi gözlenen (!) Bobo’nun bu tip başka vukaatlarının da olduğu kaydedildi.

Arjantinli, Brezilyalı, Sambacı= Bobo ???

Yönetim anlaşma zemini araması da ilginç. Hasarlara karşılık bonservisini verirler herhalde.

Faturalarla problemi gözüken Bobo'nun bu tip başka vukuaat da varmış... İşte bu cümleye biterim ben hacı. Ne o, söylemeye kıyamadınız mı? Tehdit mi ettiniz? Hay Allah'ım ya...

Haberin Aslı

28 Mart 2009 Cumartesi

Bobo ve Yeni Yavru Kartal



Ernst'in sevimli ikizlerinden sonra bu kez de Silva ailesi yavru kartalına kavuştu. Bobo'nun ikinci kızı dünyaya geldi. İsmini "Luiza" koymuşlar.(Güzel isim)
Bir kez daha Maşallah diyelim.