Sondan saralım: Skor 1-2, deplasmandasınız. Rakip santraforu çiftlemiş yükleniyor. Dakika 90 artılarda. Schuster'i gösteriyor kamera. Schuster oyuncuları öne çıkartmaya çalışıyor ısrarla. Eğer ki sahada günden güne oturmaya başlayan bi'
Schuster'in Beşiktaş'ı var dersek; o Beşiktaş'ın da özet anlarından biridir bu.
Kadrolar ilk açıklandığında beklediğimiz 4-1-2-1-2 geldi yine. Santrafor
Bobo. Kanatlara oynayan ikinci forvet
Quaresma.
Ernst ve
Guti'nin önünde top taşımakla görevli
Tabata. Arkada "temizlikçi"
Aurelio. Bek poziyonunda, açık oyununa göre nispeten daha başarılı
Hilbert. Diğer tarafta bildiğimiz
Deli Kaptan. Tandemde
Ferrari-Toraman ikilisi. Kalede ise iç sahada sıkıntı yaşayan, bu maç ile toparlanmak istemesi muhtemel
Hakan.
Beşiktaş zaman zaman bozulsa da yine istediğini yaptı. Sezon başından beri deplasmandaki Fenerbahçe ve içeride kaybedilen İBB maçından çok daha ciddi oyun oynayan rakip vardı karşıda. Önde basan, tempo yapmak isteyen ve top rakipteyken oyunu daraltma çabası olan bi' ekip. O yüzden Beşiktaş'ın bu maçta yapacakları
ciddi bir ölçü olacaktı; güzel de oldu. Nitekim maç sonundan baktığımızda topa sahip olma ve pas konusunda rakibinden bayağı bir önde olacağını tahmin etmek güç değil.
Bobo'dan başlayayım diyorum. Bu sezon mükemmel başladı, ki kendisi yıllarca sezona kötü ve fazla kilolarla başlayıp sonradan açılırdı. Böyle devam ederse sayısal olarak da o özlediğimiz santrafor performansı gelecektir.
Quaresma fazla hırsının kurbanı oldu belki de, çıktıktan sonra yedek kulübesini attığı yumruklardan belliydi. Geçmiş olsun diyelim.
Tabata-Ernst-Guti ve hatta
Necip. Ara pas/koşu yoluna pas konusunda daha iyi bir dörtlü var mı merak ediyorum bu topraklarda.
Guti'nin markajda kaldığı anlarda
Ernst'in sazı eline alması da ayrı bir olay.
Saçsız Kral Rulez! Hilbert açık oyuncusu geldi, bek kalacak böyle giderse. Geçen maça göre daha az hatayla oynadı. Hatta karşısında her zaman bu kadar hareketli açık oyuncuları olmayacağını düşünürsek, iç sahada bek oynaması daha kolay olabilir.
Hakan bir maç yakıyor, bir maç ipten alıyor takımı. O son pozisyonda adeta uzadı. İyi bakalım.
Holosko'ya bir şey demiyorum. Defansa yardımı güzel, pozisyona girmesi/koşuları yerinde; ama son tercih! Arkadaş; bir girmedi, iki girmedi, e üçüncüde at pası boştaki adama. Neyse...
Başlığa dönelim, bizim
Dayı günden güne sevdiriyor kendisini. Bazı tercihleri elbette eleştiriye açıktır ancak oturttuğu yapıyı görmemek ve beğenmemek imkansız. Kendisine teşekkür ettiğimiz kadar bu kısa sürede bu kadar uyum göstermeye çalışan özverili topçularımıza da teşekkür edelim.