UEFA Finali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
UEFA Finali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2009 Cuma

Michael Skibbe ve Uefa


Galatasaray tarihinin en iyi kadrolarından birisine sahip olmak her hocaya nasip olmaz. Hele lucescu dönemlerinde sol bek victoria, santraforda murat sözkesen, yedek kulübesinin vazgeçilmezi erhan namlı'lı bir kadro, 2.terim döneminde almaguer, tamas, bratu, ömer-murat erdoğan'lı kadroları da gördü bu takım. Skibbe'de şampiyon kadronun üstüne geldi. hem de harika takviyelerle. ama takımın kalitesi kadar iyi bir sonuç yoktu ortada. ligde deplasman maçlarında kazanamama ve karaktersiz oyun, içeride oynanan maçlarda belirli bir süre sonunda baş gösteren savunma ve kondüsyon zaafiyeti konuşuluyordu hep. ama takım kazandığında ise en az 2 farklı kazanıyordu. yani galatasaray takımının taraftarı 80.dakikaya girdiklerinde kafası rahat bir taraftar modunda. aksi takdirde ise zaten sıkıntılı bir hafta. neyse lig maçlarına fazla değinmeyeceğim kendisinin. avrupa maçlarında yaptığı teknik direktörlükten bahsedeceğim.
Steaua Bucharesti maçlarında emre güngör'den sağ bek yaratma fikri onun başını yaktı ilk seferde. ama herkes aykut'un maçın ilk dakikalarında rakibe ikram ettiği pozisyonu unutmuştu. peşinden bir taç organizasyonu 2-0. 2-2'ye gelen bir maç ve 2.maç sonucu giden şampiyonlar ligi. ardından uefa geldi. trabzonspor ve olympiakos maçlarının peşpeşe oynanması galatasaray için önünde yer alan hedeflerin maçıydı. fernando meira'yı defansif ortasahaya çekmesi m.topal ve barış yokken harika bir hamleydi o maçlar için. o 2 maçta geldi galatasaray'a. peşinden benfica. yine harika bir oyun oynattı takımına. metalist maçında da servet hata yapmasa belki 0-0 bitecekti ama olmadı. peşinden final hertha berlin. son 10dakikası hariç orada da güzel bir oyun vardı. aslında ligde de sivas maçında hakan balta'yı stopere çekmesi güzel bir düşünce idi ama gel gelelim sabri 2 golü de hatta kupadaki golü de armağan edince tepe taklak gitti takım. beşiktaş maçında da 3-5-2'nin sağ kanadında barış'ın savunma zaafı, nonda'nın rezil oyunu sabri diye inletti galatasaray'ı. en son bordeaux maçı. rakibin uzun adamlarına karşı 3 kule stoper ve önünde kalabalık bir orta saha. savunma anlamında ilk kez denenmekten gelen bir sağ kanat sıkıntısı yine geldi fakat 2.yarı takım kapanınca, barış savunmada kalınca, mehmet topal ve ayhan her yere koşunca, kewell ve arda gidemeyince, nonda'da al yürü tarzında bir adam olmadığından beşiktaş - trabzonspor mücadelesindeki trabzonspor'a döndü galatasaray. ne zaman sabri girdi, ileriye top taşıdı itti takımı 1-2 ataklığına. neticesinde istediği skoru aldı galatasaray.
sonuç olarak galiba futbolcular gibi Michael Skibbe'de maç seçiyor. Eee onların yakın arkadaşı. Bir hoca gibi değil.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Kazananlar ve Kaybedenlerin Zihindeki Yeri.



Çok kısa iki örnek bunu çok güzel açıklıyor aslında;
Birincisi ben daha 4 -5 yaşında sümüklü bir şeyken yaşanan bir mevzu; nedir? Roberto Baggio' nun kaçırdığı penaltı. Bence o penaltıyı Baggio' nun finalde kaçırmasından önemli başka bir ayrıntı; Brezilya' ya karşı oynarken kaçırmış olmak gibi. Ben küçüktüm ama bana kadar geldi esamesi, ki bu günkü hazırlık maçında da bu iki takımın maçları hatırlanırken ilk akla gelen ayrıntı oldu.


Herneyse; ikinci kısım ise kazanmak olgusu ve penaltı ise belki taraftarı olduğum takım olduğuyla alakalı ya da belkide gerçekten önemli olduğu için topu oyuna sokabilen stoper Popescu' dan... Anlatmaya gerek yok, ki zaten bence kimse o anı net bir şekilde hatırlamıyordur.