Jose Mourinho etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jose Mourinho etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Aralık 2010 Pazartesi

Dört Resim Arasındaki Mou Farkı





Dört dedim ama aslında aynı maçtan 2'şer resim. 2 maçta da rakip Barça. Hoca yine Mourinho. Xavi yine Xavi. Messi yine Messi. Hikmet Karaman yine Hikmet Karaman. Ama 2 takım arasındaki farkı anlatmak, kelimelerin bile yetmeyeceği ölçüde fazla.

Üstteki 2 görüntü Clasico'dan. İlk görüntü bile korkunç bir vehamet göstergesi ama hadi 2-0 diyerek üzerine fazla konuşmayalım. Ama, bu görüntünün daha korkunçları da yaşandı diyeyim ben. 4 Barça hücumcusuna karşı, 4 Real savunmacısının kaldığı anlar bile oldu. O derece inanılmaz. 2. görüntü ise, asıl konuşulması gereken. Durum 0-0. Dakika 10 bile değil. 4 defans ve 2 ön libero savunmaya çalışıyor. Görüntüdeki diğer 2 Real'li ise, sadece kamera kadrajına girmiş durumdalar. O kadar. Ekranda kalabalık yaratmaktan başka bir işe yaramıyor. Di Maria'nın, arkasındaki Marcelo'ya yardımı yok. Maç boyunca da olmadı. 1 sezon boyunca kötü top oynamaya bahane bulan teknik direktör gibi, geri dönmemeye hep bir bahanesi olabilirdi Di Maria'nın bu maç için. Marcelo'ya yardımı etmediği için, Marcelo da zaten savunmanın kralını (!) yapabilecek bir futbolcu olduğu için, Xavi'nin koşusuna refakatlerde. Neden, çünkü önündeki adam yardıma gelmediğinden savunması gereken alan büyümüş durumda. E haliyle gol de geliyor. Mesut, muhtemelen kalesine en uzakta görünen isim. Ronaldo ve Benzema ise ortalarda yok. İniesta'nın ayağındaki topun, kanada açılması, yanındaki arkadaşına verilmesi gibi durumlarda bile, 4'e 6 gibi bir hücum savunma oyuncusu rakamları çıkıyor ortaya.

Sonraki 2 görüntü ise Barça-Inter maçlarından. Oyunun aktif alanı içerisindeki Interli futbolcu sayısı 9. Bir tek Milito yok 4.görüntüde. Son görüntü içerisinde o da var. Sneijder, Pandev, Eto'o hepsi bir şekilde aktif durumda savunmaya geçmişler. Eto'o, Milito kanada gelmiş durumdalar ve Barça'nın oyunu genişletebildiği kadar genişletmekten başka bir seçeneği de yok. Kanallarının hepsi tıkalı vaziyette.

Sonuç olarak, Barça'yı 6 kişi savunarak, hele ki savunma yeterlilikleri tartışılır olan Marcelo gibi oyuncularla savunmaya çalışmak, siyanür içerken kafasına sıkıp köprüden aşağı atlayan bir adam gibi davranmaktır. Mourinho'nun işi değildir. Çılgınlık yapmaya gelmiş bir adamın işidir. Kendi futbol düşüncesini bir çırpıda dışarı atan bir adamın hareketidir. O kadar...

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Jose Mourinho'nun Ardından Rafa Benitez


Bayern Münih'i 2-0 yenip Şampiyonlar Ligi kazandıktan sonra Atletico Madrid gibi 2 galibiyetle kupa kazanmış bir takıma karşı 2-0 maç kaybetmek demektir Mou Başkan ardından Benitez. En önemlisi yenilen 2.goldür Mou ardından Benitez...

Yani, çekilmez...

16 Temmuz 2010 Cuma

Mou Başkan'ın İlk Real Madrid Günü



18 kişi ile antreman yapmış Real. 2'si kaleci olmak üzere 10 tanesi as takımdan. Geri kalan 8 ise genç, paf ne derseniz işte o takımdan. Mou antremanlarını 23 kişi ile yapar normalde. Ama 2010 Dünya Kupası'nın en çok vurduğu 2 takım kendisi ve Barça olunca yapacağı bir şey yok.

30 Haziran 2010 Çarşamba

Mourinho Futbolu & Portekiz Futbolu


Dün oynanan Portekiz - İspanya mücadelesinden sonra Portekiz'in futbolunu beğenmediğimizi dile getirdiğimizde, ama Mou böyle oynayıp kazanınca "kral", başkası olunca "kral çıplak" diyorsunuz, skor yazarlığı felan dendi. Yazmayacaktım ama TA'nın blogun en uzun yorumlarından birisine imza atması sonucu yazmak zorunda hissettim kendimi.

Mou'nun oyun sistemi ile dün oynanan mücadelede ki Portekiz sistemi diziliş olarak benzerlik gösteriyor. Ama sadece ilk diziliş. Mental, taktik açıdan korkaklık derecesinde Portekiz'in sistemi. Mou'nun Inter sistemi ile diziliş olarak sadece bir benzerliği olabilir sistem. Inter döneminde, sadece savunma sırasında, o da büyük maçlarda santraforların beklere yardıma gelmesi ile oluşan bir sisteme benzetebiliriz.



Mou sisteminde 2 bek görev alsa da Maicon daha hücumcu, Chivu veya Zanetti daha geride kalan, arka toparlayan durumda. Defans konusunda üzerine konuşulacak şeyler bunlar olsa da, asıl mevzuu orta saha. Mou orta sahasında alanını savunan 5 adam ve önünde 1 adam var ise, bunların en az 3 tanesi hızlı kontra atak yapabilecek isimlerdir. Top, orta sahada yapılan pres ve müdahaleler ile kapılır. Portekiz ile benzer yön buraya kadar. Savunma olarak. Bundan sonra atak yapacak en az 3 kişinin görevi başlar. Bu 3'lüden bir tanesi atağın organizatörüdür. Kısa paslarla, koşu yoluna paslarla veya 40m uzun toplarla atağı başlatır. Diğer isimlerden birisi gole gidecek iken, diğeri defansın dengesini bozmak için atağa katılmaktadır. Bu denge bozacak isim, ya ver kaç yaparak atağa yardım eder ya da çizgiye doğru açılarak savunmayı açıp üstüne adam çeker ve kanattan gelmeyi kolaylaştırır. Bu ataklara katılan bir 4 ve 5..olursa ki bu isim Pandev ve Maicon'dur ki defansın hamle yapması durumunda bile atağın devamı ile golün gelmesini veya defansın Eto'o ve Milito ile uğraşması sonucu boşta kalan adam olarak ile golün gelmesini sağlar.



Barça'ya atılan ilk golde izleyeceğiniz veya izlediğiniz, atağı uzun topla başlatan Sneijder, sağdan içeri topu kesen Eto'o, ver-kaç yapıp savunmayı oyalayan ve atağa katılan Maicon, topu kontrol edip düzelten Milito, denge bozan Pandev ve arkadan boşta gelen ise başlatan Sneijder. Yani atağın 5 kişi olması durumunda olanlar bunlar.



2.golde ise izleyeceğiniz veya izlediğiniz, atağı çalımlarla başlatan Pandev, ileri doğru atak yapıp dikine giden Eto'o, kenara açılan Milito ve bekten gelen ekstra Maicon. Pandev, topu kanata açacak, Milito defanstan bir adamı üstüne çekecek, Maicon 4.olarak hızlıca gelip, boş adam olarak golü atacak.

Peki Portekiz? Atağa hızlı çıkamıyorlar. Doğrusu çıkmıyorlar. Hocaları çıkartmıyor. Çıkabilecek isimlerden sadece 1 tane var. O da yanlız kalıyor. Kontraatak için gerekli hücum planları yok. İleride uzun topu alıp, tek topta atak geliştirmeye bile uygun isimleri yok.



Inter bu oyunun savunma yönünü bir çok deplasmanda yaptı ama atağa da aynı oranda çıktı. 2 sene önce oynanan Juve maçında Balotelli'nin golü, bu sene oynanan iç ve dış Milan maçlarında atılan goller, iç sahada oynanan Juve maçındaki 2.gol, Bayern finalinde atılan gollerin hepsi, yazılmış, çizilmiş, defalarca uygulanmış atak organizasyonun golleridir.

Mou'nun konuşulan Barça - Inter eşleşmesinin 2.maçının sistemi diyebiliriz Portekiz'e. Ama Mou'nun ilk maçta aldığı 3-1'lik avantajı göz önüne alınca yapılan bir sistemdi o. Topla oyun amacı değil, topla oynayanı bozma amacı güden bir sistemdi o. Dün oynanan gibi. Ama ilk maçı yoktu Portekiz'in. 1-0 yetmiyordu. 0-0 nereye kadar yetecekti? Yetmedi.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Mourinho & Materazzi



Mou, arabasına biner. Araba çalışır. Gitmek üzereyken Materazzi'yi görür. Arabayı durdurur. Materazzi'nin üzerine üzerine hızlıca yürür ve ...

23 Mayıs 2010 Pazar

Jose Mourinho Banner'ı #2




Yazar arkadaşım Felix'in isteği üzerine, yukarıya Jose'ye ithaf ettiğim çalışmayı asmış bulunmaktayız.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Jose Mario Dos Santos Felix Mourinho


2000 Yılında başladığı teknik direktörlük kariyerine 2. Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu ekledi The Special One. 2002-2003 sezonundan bugüne 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 1 Uefa Kupası, 3 farklı takımda 6 lig şampiyonluğu, lig kupaları ve lig süper kupaları kazanan bir adam.

Porto tarihine peşpeşe 2 sene 2 Avrupa Kupası, Chelsea tarihine 50 sene sonra şampiyonluk, Inter'e 45 sene sonra Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu kazandıran adam.

Mourinho Başkaaaaaan..!!

30 Nisan 2010 Cuma

Futbol Tarihini Değiştirecek Reddedilmeler || #1 The Special One


99-00 sezonunun devre arasında Jose, Fenerbahçe için Türkiye'ye gelir, getirilir. Fenerbahçe Jose'yi değil Zeman'ı seçer. Zeman, Pendik Faciasına sebebiyet verirken, Jose ise kariyerinin ilk adımlarını atmak için Benfica'ya gider... Hikayenin gerisi malum...

29 Nisan 2010 Perşembe

Benden Öğreneceklerin Var Yeğen

Bir Mourinho Efsanesi Daha Yaratabilirsiniz



"Anti-futbol, top bile oynamadılar yææ, futbol zevki" şeklinde 288 tane yazı yazabilirsiniz. Ama gerçek şu; "Bu adam Barcelona'yı eledi!" hem de bunu Chelsea'yi eledikten sonra yaptı.

Bunu kiminle yaptı bu adam? Diego Milito ile. Bayern'den gönderilen Lucio ile. 37'lik Zanetti ile. Real'den gönderilen Sneijder ile. Barça'dan üstüne para verilip yollanan Samuel Eto'o ile. Üstelik 10 kişi ile. Görenler için bir alan savunmasının, kademelerin, boş alan bırakmamanın inceliklerini Barça'ya karşı sundu. Messi - Alves kanadının savunulmasının , Maicon'un Pedro'yu ezmesini, Zlatan'ın Bojan ile değişilebilecek kadar hiç bir şey yapamamasının tek nedeni bu adamın savunmasıydı.



Maçtan önce de kendisine küfür eden taraftarlara Camp Nou'nun ortasında cevabını verdi. Onlara göre "çaycı, çevirmen" olan bu adam, bir kez daha eledi. Hem de 60 dakikasını 10 kişi oynatarak. Son 3 takımında 2 kez Şampiyonlar Ligi Finali bir de yarı final oynatmış olacak Jose.

İşin aslını şöyle kendimizce öğrenelim. Mourinho Barça'da olsa, Inter 10 kişi kalsa ve tur için 2-0 yetse bu maç 1-0 biter miydi?

21 Nisan 2010 Çarşamba

Barça'ya 3 Atmak


Jose, Barcelona'nın 2 senedir efsaneleşmiş olan futbolunu sahadan silebilen ilk adam oldu diyebiliriz. Bunda 2 gün süren otobüs yolculuğu, İniesta'nın eksikliği gibi bir sürü sebep sayabiliriz. Ama Barça karşısına Pandev - Eto'o - Milito - Sneijder 4'lüsü ile çıkıp, 1-0 geriye düştüğünüz maçta 28'den 61'e kadar 3 gol atıyorsanız, bunu da %30 topla oynama ile yapıyorsanız, hem de bunu Barça karşısında yapıyorsanız, siz izlenilmesi gerek birisiniz demektir.

Ne yaptı. Basit. Barça'ya karşı savunmayı belki de standartları dışına çıkarak topun kaleciden çıktığı ilk yerden başlattı. Sneijder bile Sneijder adının görmediği presi yaptı dün. Messi 2 kişi geçtiğinde bile geçeceği 3 kişiyle karşılaşıyordu ki, inanılmaz bir alan savunması ve daraltması yaşattı Messi'ye. Maxwell'in, ilk golü attırmasına rağmen Abidal'a kadar, kanadını otobana çevirdi. Busquets gibi Barış Özbek'in katalan versiyonunun Inter orta sahasına karşı ezilmesini sağladı.

Neyse ne işte. Neticede Nou Camp'ı var bunun. Zaten Nou Camp olmasa Jose finaldeki rakibini beklerdi derdim bitirirdim yazıyı başlamadan. Barça'yı eleyebilecek 2 takım var yeryüzü dahilinde zaten. 1.si yılların tecrübesi Sir Alex Ferguson'lu Man.Utd olabilir diğeri de Jose Mourinho. Barça'ya bundan önce 3 tane Luce atmıştı. O maç iddiasız ve grubun 6.maçıydı ki, yanılmıyorsam Messi, Xavi, Puyol, İniesta gibi aslar oynamamıştı. 3-2 bitmişti. Ondan önce de 4 tane yedi Barça en çok. Onu da kim attı ki acaba ??

Jose Mourinho Banner'ı




Yazar arkadaşım Felix ile en büyük ortak noktamız.
Mourinho çalışmam bir süre Blogumuzun baş tacı olacak.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Jose'den Bir İlk


Şampiyonlar Ligi tarihinde, 3 tane farklı takımla yarı final gören ilk teknik adam oldu Jose. Porto, Chelsea ve Inter bu takımlar. Barça eşleşmeleri sırasında ligi 1-0'ları ile götürür de Barça karşısında yeni bir sihir bulmalı.

6 Nisan 2010 Salı

Jose Yarı Finalde


En son 2002-2003 sezonunda yarı final görmüştü Inter Şampiyonlar Ligi'nde.. O sene de ilk maçı 1-0 almış, yine deplasmanda 6.dakikada golü (Vieri ile) bulmuş, maçı 2-1 kaybetmiş, lakin turu geçmişti Valencia karşısında. Sonrasında da 1-1 ve 0-0 ile elenmişti kupadan. Ondan sonra bir kere de çeyrek final gördü. Genelde son 16'ya kalıp elenen bir yapısı vardı. Lakin 7 sezon sonra Jose "The Special One" Mourinho Inter'i son 4'e soktu. Cska'yı 1-0'ın rövanşında 1-0 yendi yine. Rakibi de bugün muhtemelen Barcelona olarak belirlenecek.

Abramovic'in sahasında bir tur geçti. Sonra Abramovic'in ülkesinde. İkisinde de Abramovic'in takımları olarak lanse edilen ekipleri yendi. Hem de 4 maçta da. Sadece 1 gol yiyerek. Şimdi de sıra yardımcı antrenörlüğünü yaptığı Barça'da. Eğer, çok çok çok çok zor ama, Barça'yı bir şekilde elerse Moratti kendi soyadını Mourinho yapar, stada da heykelini felan diker Jose'min.

16 Mart 2010 Salı

Büyüksün Joseeee


Bu statta (Stamford Bridge) O'nu yenebilen tek takım Barça. Tek hoca Rijkaard. Galibiyet golünü atan da Eto'o idi. O da takımı 10 kişi kaldıktan sonra gerçekleşen bir maç sonucu. 11'e 11 hiç kaybetmedi Stamford Bridge'de. Geldi. Yendi. Gitti. Yine kaybetmedi. Yine Eto'o devirdi Chelsea'yi. Hem de 3.5 sene Chelsea'ye oynattığı şekilde yendi Chelsea'yi. Durdurdu. 2.yarı salladı. 70-80 arası attı ve gitti. 2.yarı rakibe sadece tek şut attırarak hem de. O'nu sevdiğimiz şekilde de sevinmedi. Son düdüğü bile duymadan terketti sahayı.

Büyüksün Jose. Büyüksün Mourinho. 2, 3 tane yer diyenlere 80'den sonra kendi takımınla "oley, oley" çektirdin ya diyecek söz bulamıyorum. Berabere kaldın diye yollanmıştın, bugün Abramovic'e selamı çaktın ve gittin...

Büyüksün...

Stamford "Yol Geçen Hanı" Bridge





Geçen sezon yarı finalde Barcelona, bu sezon ilk turda Mourinho'lu Inter. İki takım da ikinci maçta Stamford Bridge'de aldığı skorla Chelsea'yi eledi.

An itibariyle Inter taraftarları İngiltere'yi "Inter! Inter!", "Saamueell Eto'ooo!!" sesleriyle inletmekte. Maç yazısına falan gerek yoktur. Tam bir Mourinho maçıydı işte. Büyük adamsın Jose. Tek dileğim şu kupayı kazanman.

Bir de Wesley Sneijder var. Bileğine, topa dokunuşuna, pas verişine kurban olduğum.

12 Mart 2010 Cuma

Jose Ne Oluyor Sana ?


Inter son 6 maçında sadece 1 kez kazandı desek, inandıramayabiliriz insanları kolay kolay. Yine liderler, lakin bugün Catania'dan 3 yediler. Aslında bunu büyük ölçüde Sulley Muntari'ye borçlular.

Barış Özbek'in Inter şubesi Sulley Muntari 79'da oyuna girdi. 80'de ilk sarı kartını gördü. Frikikte ceza sahası içerisinde topu blokladı. Bu nedenle penaltı yaptırdı. 2.sarı kartı gördü. Oyundan atıldı. Bunları sadece ama sadece 3 dakika içerisinde yaptı Süleyman Ali Muntari.

Tribünde değil de kenarda olsaydı sahaya girerdi Jose bu maçta. Tam kendi isteğinde giden maçtı çünkü sahada oynanan. Ama Sulley yatırdı O'nu. Fikstürü daha da zor. Hafta içi Chelsea deplasmanı. Ardından haftasonu Palermo deplasmanı. Liderliği verirse haftasonu şaşırılmamalı. Jose ise şaşırılmalı aslında...

Mourinho ve Madrid, Capello ve Madrid Olur mu ?



Yine, yeni, yeniden her sene olduğu gibi Real'in hocası sezon bitmeden, düşünceler üzerinde yollandı Marca ve yönetim tarafından. Tabii ki resmiyeti sezon sonuna kalır. Yerine düşünülen isim ise adamım Jose Mario dos Santos Felix Mourinho.

Önceden bu mevkiinin adamı olarak Benitez gösterilirdi. Normaldi o mevkii adına. Çünkü her sene Şampiyonlar Ligi'nde esip giden bir Liverpool olurdu. İspanyoldu. Real Madrid'i de çok ama çok iyi biliyordu. Lakin gelmedi. Yeni aday ise Jose. Jose, Inter'den 2012'ye kadar ayrılmam diyor. Ayrılmayabilir. Kolay kolay başladığı işi bitirmeden gitmez Jose. Takımının istediği gelişimin doruğuna çıkmadan ayrılması pek zor. Lakin, Yılmaz Vural - 3 Büyükler aşkının benzeri Mourinho - Premier Lig şeklinde gözümüzün önünde. Nedeni ise Mourinho'nun oyun sisteminin yüzünden.

Jose, İngiltere'ye adımını attığında; "Size savunma nasıl yapılır öğreteceğim" demişti. İlk senesinde ilk 5-6 maçta, gol ortalaması 1 bile değildi. Sistem oturunca, şampiyonluğu 3 maç öncesinden ilan etmiş, Old Trafford'da oyuncuları alkışlanmış olmasına rağmen yine 3 atmaktan geri kalmamıştı. Sistemini basitçe anlatmak gerekirse, "iyi savunma yapan, iyi alan savunması örnekleri sergileyen, rakibinin açığında ise golü hemen atan bir takım"dı onun sistemi. Hatta Liverpool'u 1-0 yendikleri maçta 70'de oyuna girip 80'de golü atan Joe Cole için, maç sonunda "kahraman mı" diye soran basın mensubuna; "Hücumda iyi işler yapmış olabilir lakin savunmada görevini aksattı bu da bize sorun çıkartabilirdi. bu yüzden savunma yapmayı öğrenmeli, ciddiye almalı" diyerek özetliyordu kendisini. Şimdilerin takım futbolundan bi'haber yıldızı Robben'e bile takım oyununu öğretmişti bu şekilde. Şimdilerde o Robben için sahada 2 top olmalı. Diğerleri de oynasın diye... İngiltere futbolunda dediği gibi savunmanın iyi olmamasından hep o açığı bulabildi. Bir şekilde kazandı. Sistemini oturttu, geliştirdi ve bıraktı. Sonrası ise İtalya.

Orada da Chelsea sistemini denedi önce. Quaresma - Mancini - İbrahimovic üçlüsünü denedi önde. Olmadı. Figo - Adriano - İbo üçlüsü de olmadı. 4-3-3 savunmada işledi, lakin İtalya'da hücum da deyim yerindeyse "yemedi". Bir Lampard'ı yoktu. Stankovic'ten de yaratamadı. Hatta Genoa maçında 90'da gelen golden sonra "sus" bile çekti kendi tribününe bu sistem yüzünden. Juve maçında da "madem İtalya'dayım, madem ben iyi savunma yaparım, o zaman sizin Catenaccio'nuzu yapıyorum" diyerek 4-3-1-2'ye geçti. O sistemle şampiyon oldu. 2.senesinde de şampiyonluğa gidiyor. Gelelim Real'e.



Üstteki 2 paragrafın yazılmasının 2 amacı vardı. 1.si sisteminden takıma göre ödün verebilen bir adam Jose. 2.si de sisteminin uyum süresi ne kadar başarılı atlatılırsa o kadar erken şampiyon oluyor takımı. Real'e gelirse önümüzde Capello örneği var. Galacticos çılgınlığının getirdiği "savunmaya ne gerek var, 3 yersek 5 atarız" fikrini kırıp daha savunmacı, daha paslaşan, daha ağır, daha garantici, daha az pozisyona giren bir takım oldu Madrid. Efsanevi bir şampiyonlukta aldı bu şekilde. Efsaneliği gerek geri dönüşler, gerek 37.haftada Nistelrooy ve Tamudo'nun aynı anda 90.dakikada attığı gollerle Camp Nou'da şampiyonluğun gitmesi, gerek Carlos'un 70m deparı ile Santander'e attığı gollerden, gerekse son maçta 80'de Diarra'nın kafasından gelen goldendi. Oyundan değil yani. Lakin bu sistemle Rijkaard'ı geçerken Capello, taraftarına harekette çekti, futbolcuları da kadro dışı bıraktı, El Clasico öncesi gönderilecek bile oldu. Mourinho'nun da bu resimler göz önüne gelince Madrid'de ne oynatırsa oynatsın savunmasını ön plana alacağı kesin. Hatta başlarda sürpriz beraberlikler alacağı da... Kaka ve Ronaldo ile beklenenden daha yavaş tempolu oynayacağı, topla oynama yüzdesinin rakipte daha fazla olacağı maçlar da olacaktır. Gelir gelmez de yapacağı ilk işin sağlam 2 orta saha istemek olacağı da pek açık. "İstediğimiz oyunu oynatamıyorsun" diyerek yollanan "Şampiyon Capello" göz önüne gelince Madrid için adam yollamak sorun değil. Hele Jose'nin oyunu direk 1-0 geride başlatıyor Jose'yi.

Mourinho Madrid'e gider mi? Gider elbet. Neticede Barça'ya karşı olan tutumunu, hırsını biliyoruz. Ama gitmesin La Liga'ya. Tek rakip orada sadece Barça O'nun için. Premier Lig'e dönsün. Wenger ile, Benitez ile, Ferguson ile kapışsın, onlara biraz daha hırs versin, gaz versin, sinir etsin, motive etsin. 3-4 yıl rölantide giden Ferguson'lu Man.Utd'yi tekrar canlanmasına sebep olduğunu iddia ederken Jose; "ben var olduğum için O'na hırs geliyor, canlılık geliyor, mücadeleci ruhu kabarıyor" diye pay bile çıkartmıştı kendisine... Kim bilir belki Rafa'yı da uyandırabilir. Olmaz ya Laporta kaybeder seçimi, gelen başkan Pep'le anlaşmaz yerine Jose'yi getirirse "eyyvah eyvah" olur La Liga. Pep yerinde ağırdır. Jose de...

29 Ocak 2010 Cuma

Zero Tituli


Haftasonu Milan'ı bitirdi, hafta içi de Juve'yi. Üstüne bir de Ferrara'yı gönderdi. Kupada da Roma'yı yani Ranieri'yi bir kez daha geçerse yine bir Zero Tituli duyacağız Jose'den.
Zero Tituli'de, Zero Title'ın "Mourinho'ca" versiyonu. Sıfır Şampiyonluk demek...

25 Ocak 2010 Pazartesi

Ya 11 Kişi Olsalardı

"Bugün bu maçı sahada sadece 6 kişi kalsaydık kaybedebilirdik. 7 kişi değil. 7 kişiyle bile kazanabilirdik"

Jose, 9 kişi bitirip, 2-0 kazandıkları Milan maçı sonrası görüşlerini açıklıyor..