Gençlerbirliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gençlerbirliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
5 Şubat 2010 Cuma
Beşiktaş 4-1 Gençlerbirliği || Birkaç Şey
Beşiktaş ilk defa ligde 3'den fazla gol attı. Gençlerbirliği ilk kez 3'den fazla gol yedi. Ayrıca Beşiktaş'ın 3'den fazla gol olan ikinci maçı. Zannedersem bu performans bayağı bir kişiyi bahislerde yatırmıştır.
Tabata yanılmıyorsam ilk kez 90 dakika sahada kaldı. Kendisi belki de ilk defa bu kadar olumlu performans sergiledi. Özellikle attığı son gol tuzu biberi oldu.
Yusuf'un sonradan oyuna girmesi bu sezon "sonunda" olumlu yönde maçı etkiledi.
Bobo Beşiktaş kariyerinde ilk defa bu kadar erken 8 gol attı. Böyle devam ederse kariyer rekorunu kırması iş değil.
Sivok'un gol vuruşu mükemmeldi. Bu kadar nizami bir bitirici vuruşu defans oyuncularından nadir görüyoruz.
Tüm gollerin hücum organizasyonlarından gelmesi sevindirici siyah beyazlar için. Duran toplarda hâlâ etkisiz Beşiktaş ancak paslarla, driplinglerle etkili pozisyonlar bulduğu başka bir maç yoktu bu sezon. Ayrıca Gençlerbirliği'nin golünü de sayarsak tüm goller izlemeye değerdi.
İbrahim Üzülmez... İnsan değilsin valla. Dakika olmuş 90, takım farklı önde 1. dakikadaymış gibi ileriye çıkıyor.
Son söz: Beşiktaş'ın kanatlar çalışmıyor hâlâ. Kanatsız Kartal olur mu hiç? O bölge de çalışırsa Beşiktaş zirveye bodoslama uçma şansını yakalar.
Not: Foto HT Spor'dan.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Gençlerbirliği,
TSL
22 Ağustos 2009 Cumartesi
Gençlerbirliği 0-0 Beşiktaş | Muamma Denizli
Blogu açtığımız ilk günler, ilk postumu yollamışım. Başlık: Mustafa Denizli Bir Muammadır.
Allah razı olsun Mustafa Hoca yanıltmamaya devam ediyor beni. Sistem belki daha gözle görülür bir şekil aldı belki ancak yine de bazı tutarsızlıklar insanı çileden çıkartabiliyor. Kağıt üstünde 3 defansif ortasaha var. Fabe, Fink, İnceman... İnceman sağ kanada kaçıyor, Tello içe geçiyor. Holosko, Nihat'ın yanına yaklaşıyor. Aynı anda Erhan da sağdan bindiriyor, orta açıyor; sonuç yok. Böyle bir futbol anlayışı yok. Sağ kanatta 3 adam, sol taraf 10 yıldır olduğu gibi Deli'ye emanet. Orta sahadan içeri kaçmak imkansız hale gelmiş. Gençler kapanıyor, Beşiktaş yürüyor, Gençler kapanıyor...
Son dakikalarda İsmail oyuna giriyor, Deli dışarı çıkıyor. Tello'nun sol kanattaki etkinliği artıyor, Sağ kanatta Erhan'ın yerine Rıdvan girmiş, ileri çıkmaya cesareti yok henüz. Oyuna ilk baştan dahil olsa kendine güveni artacak belki de. Acaba ben mi gözümde abarttım bu Rıdvan'ı diye süşünüyorum; ama sanmıyorum da! Beşiktaş bir maçta iki adamını kaybediyor sağ kanatta. Sol kanatta zaten bir Allah'ın kulu çalışmıyor.
Takımda "çilingir" olacak adamlar sakat. Tello o görevi üstlenecek, ama sistem izin vermiyor.
En uca Nobre geliyor, ayağında top tutsun diye. Ancak Gençler dengeyi oturtmuş çoktan. Nobre'den fazlası lazım. O adam üç hafta oynamayacak olan isim; Bobo ya da Batugol.
Sağda Holosko-Ekrem, Solda İsmail-Tello. En uçta Batuhan, arkasında Nihat. Orta alan Almanlara emanet. Tandemde Ferrari-Toraman. Kaleye Rüştü veya Arıkan; çok farketmeyebiliyor bazen.
Maç bitiyor: golsüz eşitlik.
Bilgisayarın başına geçiyorun, "Volkan Konak - Göklerde Kartal Gibiyim" çalıyor. İyi söylüyor üstad.
Mustafa Hocam reçete ortadayken neden 4-3-3'ün adamı yokken 4-3-3 oynamaya çalışırsın ki?
Transferde son hafta. Bu takıma 4-3-3'ün "ön ortasahası" ya da "10,5" numarası gelene kadar 4-4-2'den kaçış yok. Bu taraftara yazık değil mi hocam?
İki kupanın kredisi çabuk biter hocam, sen de bilirsin.
Etiketler:
Bay Kerahet,
Beşiktaş,
Gençlerbirliği
14 Mart 2009 Cumartesi
Beşiktaş - Gençlerbirliği / TSL 24. Hafta

Samet Aybaba'nın maçı. Evet. Tanım olarak bu. Maçın kaderini belirleyecek adam olduğundan o. Beşiktaş'ın önemli bir deplasman öncesi evinde önemli bir maçı. Ligde amaçsız takımların, kendilerini göstermek için vitrin maçı olarak bunu gören futbolcuların zorlaştırdığı maçlardan birisi olacak gibi bu da. Hele Beşiktaş teknik direktörlüğünün direğinden dönmüş bir hoca için daha bir vitrin.
Gençlerbirliği, Aybaba'dan sonra daha bir mücadeleci, daha bir futbol oynama çabasında olan takım. Takımdaki, hastalıklı ve zarar görmüş bölgeleri kesip attılar. Tedavi olur, iyileşir beklentisi yerine, doku nakli ile tedavi yaptılar. Doku uyumu sağlandı. Fenerbahçe'ye karşı farkı kaçırmışlardı. Kayserispor'a bir maçta, o maça kadar yedikleri toplam golün 4'te birini atanda onlardı. Çok koşuyorlar, mücadele ediyorlar, futbol oynamak istiyorlar yani.
Gelelim Beşiktaş'a. Lig Tv yorumcusu iken, sürekli olarak "Beşiktaş kadrosu oranında yanlış oynuyor", çerçevesi içerisinde demeçler veren Denizli'nin Trabzonspor maçı hariç adamakıllı bir 90 dakikası olmadı. İlk maçı olan Gençlerbirliği maçının da ilk yarım saati var tabii. O maçta da kaleci Peric'in ikramları ve yeni gelen hoca gazının etkisi büyüktü. Neticede Denizli sonuçları almasını bildi. 1-0'larla, 2-1'lerle götürdü ve 2.sıraya kadar yükseldi. Öğlen Sivasspor'un puan kaybına göre lider bile yapabilir Beşiktaş'ı Denizli. Neticede 24.haftada değil 34.haftada olan liderlik önemli. Mücadele eden Gençlerbirliği'ne karşı erken gol bulması ve dirençli bir orta saha kurması da gerek. Yine 4-ernst-5 oynatırsa bu kez 1-0'la kurtaramayabilir.
Sonuç olarak; Yine Beşiktaş taraftarı için son 10 dakikası rahat geçmeyecek maçlardan birisi daha gibi görünüyor. Fenerbahçe gibi önemli bir adayın puan kaybı yaptığı haftada puan kaybetmek daha büyük bir kayıptır. Hele Trabzonspor - Galatasaray maçı varsa bir de.
Etiketler:
Beşiktaş,
Felix Mourinho,
Gençlerbirliği
28 Şubat 2009 Cumartesi
Cavcav

Futbolu ilk izlediğim zamanlardan beridir değişmeyen tek isimdir kendisi aktif olarak. Sürekli Gençlerbirliği'nin başkanı. Sürekli olarak anadolu takımları içerisinde 4 büyüklerden sonra Gaziantepspor ile beraber ismi hatırlanan takımın yaratıcısı. Gel gelelim son 5-6 senedir bu takımdan eser kalmadı. O altın dönemlere dönüp biraz nostalji yapalım. Ankara deplasmanına gitmek o zamanlarda 4 büyükler için bir işkence adeta. farklı galibiyet almayı bırakın 1 farklı galibiyet almak Gençlerbirliği'nden başarı sayılıyordu o dönemlerde. Adı da yetenekli ve ucuz oyuncu bulma ustasına çıkmıştı. Çünkü bulup, oynattığı adamlara verdiği parayı diğer kulüpler çerez parası niyetine harcıyordu. Ümit Karan, Metin Diyadin, Ahmet Hassan, Ali Tandoğan, Suleymane Youla, Andre Kona, Serkan Balcı, Deniz Barış, Geremi gibi bir çok ismi aşırı yüksek ücretlere satmış her daim kulüp bütçesini artıda tutmuştur. Altın dönemini 2002-2003 sezonunda yaşamış, Beşiktaş ile beraber girdiği şampiyonluk yarışını evinde kaybettiği 2-1'lik maç sonunda yitirmiştir. O sezon Sporting Lizbon'u deplasmanda, Blackburn'u evinde, Valencia'yı evinde yenen, Fenerbahçe'ye ve Beşiktaş'a deplasmanda kupada 4 tane atan bir takımdı. Galatasaray'dan Sami Yen'de de şampiyonluğu aldı. Ersun Yanal'ın da buradan atladığı basamak Ulusal Takım'dı. -Kazım Kanat'a selamlar-
Fakat sonraki sezonlarda Cavcav bu kadroyu bozmuş, "belirli bir ücret üstünü vermiyoruz, istemeyen gider" diye diretmiş ve o efsane takım yok olmuştu. Sonraki senelerde de genç yetiştirmeye çalışan fakat bunda da başarılı olamayan bir takım haline geldi. Uğur Boral dışında büyük takımlara neredeyse futbolcu satamadı. -Baki ve Tuna var unutulur mu?- Geçtiğimiz sezon içerisinde de teknik direktör değiştirme rekoru kıran Cavcav pas tutuyor gibi. Bu sezon da takımını Samet Aybaba bir yerlere götürmekte. Yetenekli olan hocalara denk gelmesi onun şansı. Ama papaz her zaman pilav yemeyecektir. Bir gün Gençlerbirliği karavana atacaktır elbet. O eski Gençlerbirliği havasını yaşatmazsa. Fikstürde adına ilk sıralarda bakılacaklardan olmazsa.
Etiketler:
Felix Mourinho,
Gençlerbirliği,
İlhan Cavcav