2 Mayıs 2009 Cumartesi

Cep Herkülü


Ertesi gün okulum vardı o yüzden annem yatağıma göndermişti beni. O sırada televizyonda Naim Süleymanoğlu'nun halter yarışması vardı. Yılını ve mücadeleyi tam hatırlamam. Muhtemelen 1996. Naim ve yanılmıyorsam Bulgar bir rakibinin mücadelesiydi. Yattığım yerden televizyonun sesini duyabiliyordum anca. Bir Bulgar rakibi, bir Naim halteri kaldırıyordu. En sonunda Naim kendisinin 3 katı ağırlığını kaldırdığını duydum televizyonda. 55 kilo bir adam 165 kilo kaldırmıştı o gün. O kazanmıştı sonunda. Evdeki seslerden bunu anlamıştım. Aslında o gün 4.kez Dünya Rekoru'nu kırmıştı. 3. kez de Olimpiyat madalyası kazanmıştı üst üste. Peki o Naim şimdi ne durumda biliyor musunuz?

Hastanede yatmakta. Uyutulmakta. Daha acı olanı ise resmi tatil olması nedeniyle gerekli olan tahlillerinin yaptırılamaması! 3 Olimpiyat Madalyası, sayısız Dünya Rekoru'nu kıran adam bu durumda işte. Tatil diye gerekli tahlilleri yapılamıyor. Futbol dışı bir konu ama Güreş'ten sonra Türkiye'ye ilk Olimpiyat altınını getiren adam bu halde işte.

Barcelona Açık Tenis Turnuvası Final Seti: 2-6


"Casillas, Avrupa Şampiyonasının en değerli oyuncularından birisi, Şampiyon takımın kalecisi, Dünya'nın en iyi kalecilerinden birisi olarak gösteriliyor ama 7.golü yemeyim diye şu an vakit geçiriyor"

Rıdvan Dilmen

Ben bu maça bu sözün üzerine başka birşey yazmam hacı. Hakemin bile acıyıp 5 saniye uzattığı maça ne denir. Adamlar 100.golü Real'e attılar. Galatasaray'lılara bira ısmarlamıştım bu post'ta. Real'lilere bütün Almanya ve İngiliz Pub'ları yetmez.

Demirören'in Yarattığı Paha Biçilemez Duygu!




Önceki Mali Kongre Sonuçları Şöyleydi:
Borç: 126 Milyon TL (50 Milyon TL'si Yıldırım Demirören'e borç)

Olağan Divan Kurulu ardından çıkan tablo ise:
Borç: 142 Milyon TL (61 Miyon TL Demirören'e olan borç)

Son Mali Kongre ne zaman yapılmıştı?

15.02.2009

Aradan Geçen Gün sayısı?

76

Demirören'e olan borcun artışı?

%22

106 Yıllık Kulübün Tek Bir Adama Göz Göre Göre "Bağlanması"nın Taraftara Verdiği Acı?

Paha Biçilemez...

Galatasaray'ı Mahveden Vefa Duygusu


2000 Mayıs'ında o gün kupa kazanan herkes canımız, ciğerimiz, dalağımız, herşeyimizdir. O günlerde deseler ki; "Bu adamlar size kupa kazandırdı ama ileride bir türlü sağlanamayan istikrarın sebebi olacak, gelen iyi hocaların ve oyuncuların başını yiyecek, yönetimlerin başını ağrıtacak" diye hadi lan oradan derdim en hafif tabirle. Ama maalesef gerçek bu. Bizi bitiren bu vefa, sevgi durumları. Suçlu camia mı peki? Hayır. Futbolcular'ın da büyük suçu var.

Biraz açalım. O gün kadroda kimler vardı Galatasaray adına. Ezbere yazarız Galatasaray'lılar olarak. Capone, Popescu, Taffarel üçlüsü takımın mali durumu göz önüne alınınca gönderildiler. Çünkü 2000 başarısı kadar, ekonomik çöküntü vardı. Hagi; futbolu Galatasaray forması ile bıraktı. Davala; Milan, Werder derken salon futbolu ve rap! ile bitirdi işi. Aslında bu isimler değil muhattapımız. Muhattapımızın kimler olduğu belli. İsim vererek yazacağım. Hakan Ünsal, Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Ergün Penbe, Arif Erdem ve bu sene muhtemelen katılacak olan Hasan Şaş gibi isimler. Neden kovulurcasına gönderilmek isteniyor bunlar. Koskoca yönetim manyak mı bunları kapı önüne koymak istiyor. Tutup 35 yaşında Emre Aşık'a 2 sene sözleşme yaparken hem de. Bunu biraz daha derinleştirelim.

Bu futbolcular hala bizim kalbimizde, aklımızda, isimleri söylenince gözlerimizin önüne gelen görüntülerde olduğu gibi sanıyorlar kendilerini. Biz de öyle olduklarını söylüyoruz her maçta. Hala soldan yaldır yaldır bindirebileceklerini, 90 dakika rakip defansı presle boğabileceklerini, en hızlı stoperi canından bezdireceğini sanıyorlar. Ama fizik kapasitelerinin ve oyunlarının buna müsait olmadığının farkında değiller. Belki de farkında olmak istemiyorlar. Hep Maldini 41 ama nasıl oynuyor, Del Piero 36, Nedved 37 gibi örnekler veriliyor. Lakin Maldini'nin 41 yaşında oynadığı oyunu bizde 25'inde oynayamayan adamlar var. Del Piero hala 30'dan 35'ten kaleye çiviler çakıyor, Santiago Barnebau'da Real'i deviriyor Nedved ile. Nedved 3 ay topa dokunamıyor, ilk maçında Roma'ya arşivlik golünü atıyor. Keza Javier Zanetti. İtalya, İspanya, Almanya'da orta sahada onun kadar koşan, mücadele edebilen adam çok az. Orta saha oynuyorum diyen adamı cebinden çıkartır. Ryan Giggs bu sene ödül bile aldı oynadığı top ile İngiltere'de. Ama bizim oyuncularımızı maalesef biz; "yok Uefa kazandırdın, yok sen büyüksün, yok sen başarıların adamısın" diyerek sanki 21'indeymiş gibi sahaya sürüyoruz. Oynattıklarımız da yedek kalmayı kabullenemiyor maalesef. Mesela Figo gibi kenarda da bekleyemiyorlar. İlla koskoca sezonda 34 maçta en az 30 kez oynamalılar. Hal böyle olup oynatılmayınca, kale içinden yıkıyorlar durumu. Çok çalıştırıyor diye Gerets'in yollanması kimin eseridir acaba? Ya da sen Kalli'yi yolla biz Şampiyon yaparız demenin gücü kimden geliyor?

Galatasaray, Fenerbahçe gibi her sene Türkiye'nin en başarılı kadrosunu kurmak istiyorsa önce bu Uefa izlerinden sıyrılmalı. Adam gibi kondüsyon ve taktik çalıştıracak bir adamı getirmeli. Saha kenarında hoca olmalı yani. Florya'da hoca olmalı. Arkadaş değil. Teknik direktör. Fenerbahçe derken, hani başkan felan da karışmayacak olaya. Futbolu, futbolu bilenlere emanet edecek. Futbolun dünü yok maalesef. Bugün çalışıp, yarına hazırlanmak var.

Tüm Zamanların En İyi Kadroları


Efendim Daily Mail üşenmemiş, okurlarına sorarak en iyi takımı belirlemek istemiş. Dikkatimi çeken 2004 yılının namağlup şampiyonu Arsenal kadrosu. Ne güzel kadroydu o be. Sol Campbell yeter. Neyse efendim Daily Mail'e göre kadrolar şunlar;

1 - Brezilya (1970): Dünya Kupası şampiyonu
2 - Manchester United (1999): Şampiyonlar Ligi şampiyonu, İngiltere Ligi şampiyonu, FA Kupası şampiyonu
3 - Real Madrid (1960): Avrupa Kupası Şampiyonu, Kıtalararası Kupa Şampiyonu
4 - Liverpool (1984): Avrupa Kupası Şampiyonu, İngiltere Ligi Şampiyonu, Lig Kupası Şampiyonu
5 - Arsenal (2004): İngiltere Premier Lig Şampiyonu
6 - İngiltere (1966): Dünya Kupası Şampiyonu
7 - AC Milan (1989): Avrupa Kupası, Süper Kupa, Kıtalararası Kupa
8 - Macaristan (1954): Dünya Kupası finalisti
9 - Hollanda (1974): Dünya Kupası finalisti
10 - İspanya (2008): EURO 2008 Şampiyonu

Sabah'tan alıntıdır.

1 Mayıs 2009 Cuma

Hacettepe 2-0 Galatasaray | Anektod




Maçta durum 1-0 iken...

Bülent Korkmaz; Dakika 67'de Hasan Şaş'ı sahaya sürüyor, Emre Aşık'ı yanına alıyor.

Ergün Penbe; Bülent Korkmaz'ın hamlesine karşılık İbrahim Şahin'i oyuna alıyor, Ümit Tütinci'yi yanına çekiyor.

Bülent mantıken golü istiyor. (Normal şartlarda olması gereken o) Gol silahı da Hasan Şaş. (!)
Ergün ise forvette güç tazeliyor. Arada bir tane daha tıkarım gibisinden belki de.

Bülent'in "Gol Silahı" topu orta sahada kaptırıyor. Ergün'ün "Taze Güç"ü golü atıyor.

Maç Skoru:

Efendi Sol Kanat 2-0 Büyük Kaptan

Kemik


Ntv Muhabiri: Maç içerisinde neredeyse kulübeden hiç çıkmadınız. Taktikleri bile kaleci antrenörünüz verdi. Bunun sebebi nedir?
Ergün Penbe: Taktikleri ben verdim aslında. Tabii karışık duygular içerisinde oluyorsunuz, maç içerisinde rakip Galatasaray olunca. Ergün Penbe'yi Ergün Penbe yapan Galatasaray'dır. Fazla ön plana çıkmak, göz önünde bulunmak istemedim böyle bir maçta.

ya peki aynı sırada Bülent Korkmaz ne diyordu?

Bülent Korkmaz: Rakip bizden daha çok istedi.