Hakemler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hakemler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2011 Salı

Her Maça Fırat Aydınus, Her Maça Cüneyt Çakır

Güzel memleketimin güzel insanlarının bir işe başlamadan önce "kapasiteyi bilmek" temalı bir sözü vardır. Yumuşatılmış hali; "Yiyemeyeceğin muzun kabuğunu soyma"dır. Niye bu sözü yazdım. Şu Galatasaray ve Fenerbahçe'nin iç saha maçlarındaki hakem kararlarının yüzünden. Kırmızı karttan sonra şirazesi kayan hakemler yüzünden...

Aslantepe'de taksi tutsan 10 lira vereceğin bir yerden bir stoperi bariz gol şansı diyerek atıyorsun, hatalı olduğunu da kullanılan serbest vuruşta kaleye bakınca farkediyorsun. Kadıköy'ün ortasında Fenerbahçe kaptanını da aynı şekilde yani hatalı bir kararla oyundan atıyorsun. Haydi, bunların kararını verirken "kendine göre" haklısın da sonrasında niye kendini haksız çıkartmaya çalışıyorsun ? Peki, ardını neden getiremiyorsun be adam ? Bir kırmızı çıkartmaya yetecek kadar güvenin, özverin, pek fazla olmasa da tecrüben var. Hem de bunu Galatasaray'ın stadında, bunu Fenerbahçe stadında yapacak kadar da var bunlardan. Gerisi nerede ? Bir kırmızı çıkartabilecek güce sahip olan bir adam ne oluyor da aynı maçta Felipe Melo'nun, Engin Baytar'ın, Emre Belözoğlu'nun bangır bangır "beni at" diye bağıran hareketlerini, "bana sarı kart ver" diye bas bas bağırdığı pozisyonlarda sarı kartı bile veremezken, gayet nizami futbol müdahalelerinde aptalca sarı kartları gösterebiliyor arkadaş ?

Kendinizle maç içerisinde nasıl çelişebiliyorsunuz ? "Ben bir hata yaptım, bunu sizin lehinize de bir hata ile telafi edeceğim" mantığı nasıl bir mantıksızlıktır. İki eksi çarpmada artı eder, hakemlik mesleğinde iki tane eksi, eksidir. Artı etmez. Eyyamcılık asla bir futbol terimi değildir.

Mehmet Demirkol, "Analar Hep Hagi Doğursun" demişti bir yazısında. Bir ana Hagi doğurdu zamanında. Peki o Hagi'nin Galatasaray kariyerinde ki en unutulmaz 3-4 anından birisi ne ? Erol Ersoy'u sahada adeta dövmesi. Hatta dövmekten beter etmesi. Analar Hagi doğurmasa da olur, analar Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus felan doğursun bu memlekete yeter...

Resimdeki adam da dünya futbol tarihinin en kötü hakemidir. Howard Webb'den bile kötü. Yok ondan iyi mi bak bilemedim şimdi...

22 Mart 2010 Pazartesi

Penaltı ??



4 büyüklerin maçlarında her olaya hakem faciası felan diyoruz da izlemediğimiz maçlarda olanları kaçırıyoruz aslında. Ben bir şey yapmadım diye elini kaldıran Antalyaspor'lu futbolcunun eline yakın mesafeden gelen topa penaltı + sarı kart verilmesinin ben anlamını, mantığını çözemedim.

Umarım siz çözersiniz... Hele aynı hakemin Ali Güneş'in pozisyonuna devam demesi akıllara gelince elle oynama konusunda sıkıntı çektiğini söylemekte şüphe olmasa gerek...

14 Eylül 2009 Pazartesi

Deniz Çoban Cesareti #2






Bu adamda farklı bir hakemlik anlayışı var. "Taraftar Baskısı" denilen olayı kafasında öyle bir yere getirmiş ki, ona karşı koyacağım derken olayı başka bir yere çekiyor.

Geçen sezonki yazı burada.

Dünkü Bursaspor-Fenerbahçe karşılaşmasında da aynı sahneyi yaşattı. Fenerbahçeli futbolcuların arasında ezildi durdu hakem. Normal şartlarda 3-5 kart çıkar oradan, Lugano ayrı mevzu zaten.
Vermante's Blog'daki fotoğraflar da anlatıyor her şeyi. (Buradan ulaşabilirsiniz)

Vermante "Hakem misin, Çocuk mu?" diye başlık atmış. Ben "Çoban mısın, Koyun mu?" diyorum!

Zaman zaman mücadelelere izin vermesini severdim bu hakemin ancak adaletli dağıtamıyor sanki.

20 Nisan 2009 Pazartesi

Deniz Çoban Cesareti



Takdir haklarını sürekli deplasman takımından yana kullan. Al sana "Cesur" hakem.
Deniz Çoban budur!

Daha önce Sivasspor'u çıldırtmıştı ve Bülent Uygun -nasıl severim kendisini bilirsiniz(!)- adeta delirmiş, kulübeyi parçalamıştı. Dün akşamki Beşiktaş-Bursaspor maçında da gördük ki Deniz Çoban'ın hakemlik anlayışı "Cesaret" üzerine kurulu. "Taraftar baskısına yenilmeyeceğim" derken sapıtıyor arkadaş!