Eskiden Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası denildiğinde daha ciddi, daha maç gibi maçlar olurdu hep. Belki de bunun sebebi oynayanlardı. Bi' Zidane, sağ bekte Sagnol, göbekte Thuram felan, diğer tarafta Bergkamp, Del Piero, Shearer... Şimdi bakıyorsun ekrana, bir takımın yıldızını "para vermedin" diye kaçırmışsın, diğerini dâhi teknik direktör ve başkan yalakalığından höt diyemeyen yazarları tarafından "bu sisteme uymuyor" diyerek yollamışsın, ki Anelka'nın bir sisteme uyamadığı tek futbol takımı Fenerbahçe'dir, ne Arsenal ne Bolton ne Fransa Milli Takımı ne de Chelsea değil nedense bu yazarlara göre, diğer takımın kaptanı senin stoperin, bir diğer yıldızı sen kiralamışsın, opsiyonun elinde ama sözleşme bile yapma niyetinde değilsin, 4. takımın bir oyuncusuna gözünü bile çevirmezsin ama teknik direktörü de Parreira.. Öyle bir grup işte A grubu.
Güney Afrika takımının sistemi belli. Hasbelkader işte. Yunanistan'ın biraz daha sempatik olanı. Daha fizik gücü yüksek ve atik olanı. Bu grubun en gerçekçi takımı onlar. Ne olduklarının farkında olarak oynuyorlar işte. Karşısında da Meksika diye bir takım. Stoperi Marquez ve hücumunun en önemli adamı Gio Dos Santos'un mayasında Barça olmasa veya Avrupa'da olsa adam yerine koyupta 4.torbadan almazsın. Oyuncu değişikliklerini görünce de bunlar Türk kanına sahip dedim. 37 yaşında Hasan Şaş'ın 98 kiloluk Meksika'lı ruh ikizi çıktı sahaya. Topa koşamıyor, sıçrayamıyor, boyun bile kalmamış kilodan. Meksika takımı bu durumda. Kalecisi de Ömer Çatkıç. Topa yanlış çıkma huyları bile aynı. Bir de sonradan giren bir arkadaş daha vardı. Düzgün pas veremezken taç çizgisi kenarında 7 tane topuk pası girişiminde bulunan. 5 kere normal pasa başvurmamıştır ama 6-7 kere topuk pasına başvurdu bu arkadaş.
Uruguay - Fransa maçı da başka bir komedi. Lugano Reis'in, bir pozisyonda yanılmıyorsam Toulalan'ın üstüne yürümesi harikaydı. O maçta da bir şey olmadı. Aslında oldu. Hollanda Çerez Ligi'nde Ado Den Haag'a, VVV Venlo'ya 4'er 5'er tane atan Suarez'i paketledi Fransa. Forlan ise Forlan'dı. Hakkını verdi krallığının. Fransa'ya karşı gireceği pozisyona girdi. Atamadı ama denedi. Ezilmedi Suarez gibi. 4 tane bek özellikli adamdan defans hattı el mahkumiyetiydi ama Sidney Govou'nun oynaması ne anlayamadım. Düşünün efsane Lyon'dan satılmayan tek adam o. Belki de teklif verilmeyen tek adam o. Niye oynadı denebilecek tek adam o gözümde Fransa'da. Hele Henry'nin bir pozisyonda el istemesi sırasında aklına İrlanda maçı gelmiş olacak ki, hemen kesti itirazı. Lugano olaya hakimdi de kartı vardı. Yoksa İrlanda'nın da hesabını sorardı orada.
Maçtan sonra da bayıldım Ntvspor'a. Güntekin Onay ve Sergen "neden Henry yok" muhabbetine girdi ve bitirdi beni. Klasik Türk geyikleri ile. Yok şöyle tecrübeli, yok şöyle usta. Yahu yerine oynayan Franck Ribery. Yerine oynayan Nicolas Anelka. Yerine oynayan Gourcuff. Sanki hücumda Gignac ve Hatem Ben Arfa vardı. Sen Malouda'yı sorsana önce. İngiltere Premier Lig şampiyonu takımın bankosu adam. Chelsea'nin sol açığı. Pardon o Stoch'du ya. Karıştırdım. Pep'e sorsana Inter yarı finalinde durum 1-0'ken neden Henry değil de Jeffren'i aldın diye. Maçı neden Bojan - Jeffren - Messi ile bitirdin desene Henry'i öğrenmek için.
Komik, zaman kaybı, berbat bir gruptu işte A grubu. Güney Afrika grubun en harbi takımı gözümde. Ama en güçsüzü. Meksika desen hala Hasan Şaş'ın 98 kiloluk Meksika'lı tıknaz ikizi ile bir yere gelecekse oh ne ala, mualla. A grubunun galibi Vuvuzela olur. Diğer çıkan 2 takımdan hiç bir şey de bir sonraki turda geriye kalmaz.
1 yorum:
farklı, akıcı, teknik analiz içinde boğulmayan yazı tarzın var.yorumlarda harika.dünya kupası yorumlarını buradan okuyacağım.
Yorum Gönder